×

“Madencinin sigortası; alnının teri, bileğinin gücü ve kazandığı helal lokmadır”

“Madencinin sigortası; alnının teri, bileğinin gücü ve kazandığı helal lokmadır”

Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Kurulunda konuşan Başkan Nurettin Akçul “Madenler çok değerlidir ama madenleri gün yüzüne çıkaran siz madencilerin değeri paha biçilemezdir” dedi.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası 12. Genel Kurulunda delegelere seslenen Başkan Nurettin Akçul şu sözlere yer verdi.
“Madenleri gün yüzüne çıkaran siz madencilerin değeri paha biçilemez”
Geçtiğimiz dönem, dünyayı derinden etkileyen, küresel bir salgın kriziyle karşı karşıya kaldık.
Bütün insanlığı tehdit eden bu virüs, bütün normallerimizi değiştirdi. Ekonomik ve sosyal hayat durma noktasına geldi. İnsanların bir birine yabancılaştığı, mezar üstüne mezarların konduğu, definlerimizi bile kendimizin yapamadığı, böylesine bunalımlı günlerde dahi, siz madenci kardeşlerim çalışmaya ve alın teri dökmeye devam ettiniz.
Zaten dünyanın en zor işini yapan siz alın teri aslanları! Bir de virüse yakalanma riskini göze aldınız ve üretmeye devam ettiniz. Bir çok işletme iş durdurdu ama siz durmadınız. Hiç kimse biz madencilerin ahiret sigortası olduğunu düşünmesin. Madencinin sigortası; alnının teri, bileğinin gücü ve kazandığı helal lokmadır. Evet madenler çok değerlidir ama madenleri gün yüzüne çıkaran siz madencilerin değeri paha biçilemezdir.
Bu vatan, bu millet, siz değerli kardeşlerime ne kadar minnet duysa azdır.
“Fakirin sepeti ile TÜİK’in sepeti çakıştı”
Pandeminin yarattığı bunca olumsuzlukla mücadele ederken, başka bir kriz de Ukrayna ile Rusya arasında çıktı. Türkiye’nin coğrafi, askerî, politik ve ekonomik açıdan ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seren bu savaş sadece ilgili ülkeleri değil, tüm küresel ekonomiyi ve finansal piyasaları alt üst etti.
Koronavirüs salgını ve savaşla yükselen gıda ve enerji fiyatlarıyla yoksulluk korkutucu boyutlara ulaştı. Ülkemize gelen yabancıların da etkisiyle, konut ve emlak sıkıntısı baş gösterdi.
Ev sahibi olmak hayaldi, şimdi kiracı olmak bile neredeyse imkansız hale geldi.
En kolay ulaşabildiğimiz un, yağ, şeker gibi temel gıda ürünleri stokçuların eline düştü. Enflasyon aldı başını gitti. Fakirin sepeti ile TÜİK’in sepeti çakıştı. TÜİK, sepetindeki ürünleri açıklamayı bıraktı ama biz fakirin sepetini açıklayalım. Fakirin sepetinde yokluk, yoksulluk ve açlık kaldı.

Türkiye Maden İşçileri Sendikası 12. Genel Kurulunda delegelere seslenen Başkan Nurettin Akçul şu sözlere yer verdi.
“Zeytin sadece geçen ay bile yüzde 31 zamlandı. 35 liralık peynir 150 liraya , tereyağı 190 liraya çıktı. Bir simit alırken dahi zorlanır olduk.
“Fakir iyice fakirleşti, zengin daha da zenginleşti”
Değeri yüksek madenler ve gıda fiyatları artarken, enerji fiyatları da rekor seviyelere ulaştı. Elektrik doğal gaz faturasını ödeyemeyen yüzlerce iş yeri kapandı, vatandaş sağa sola borçlandı, borçlanamayan da soğukta kaldı. Süreç her kesimi etkiledi fakat olumsuz etkisini yine işçi kesimi ve dar gelirli vatandaş hissetti. Fakir iyice fakirleşti, zengin daha da zenginleşti. Kapitalist sistem gün geçtikçe vahşileşti .Bu düzen, bu sömürü bu şekilde gitmez değerli arkadaşlar.
Bir tarafta açlık, yoksulluk ve yoklukla tehdit eden zengin bir zümre, bir tarafta bu zümrenin zenginliğini üreten pasifleştirilmiş işçi sınıfı. Biz çalışıyoruz onlar kazanıyor. Biz üretiyoruz onlar yaşıyor.
Aldığımız ücretler belli. Enflasyonun bu kadar yüksek olduğu şu dönemde, yılın başında elimize geçen net rakamı, yıl sonunda alamıyor oluşumuz, emeği ile geçinen herkesi perişan etti. Pazarda markette her gün fiyatlar artıyor ama işçilerin artması gereken ücretleri, vergi dilimleri nedeniyle yıl içerisinde düşüyor. Ocak ayında kazandığımız ücreti Nisan ayında alamaz duruma geldik.
2000 senesinde asgari ücretin yaklaşık 23 katı ile ikinci vergi dilimine girilirken bu rakam 2010 yılında 12 katına, günümüze bakarsak 4 katına düşmüş.
Yani 2000 yılındaki ilk vergi dilimi baz olarak kabul edilip, yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2022’de ilk vergi dilimi 81 bin 689 TL olarak uygulanacaktı. Ancak bu yıl ilk vergi dilimi 32 bin TL olarak uygulandı. Ücretlere yapılan zamlar, kitabına uydurularak elimizden geri alınıyor. Verdiğinden fazlası geri alınan bir maliye politikası olamaz ve olmamalıdır. Adil olmayan bu sistemin bir an önce düzeltilmesi kaçınılmaz olmuştur. Emeğiyle geçinenlerin vergi yükü altında ezilmesine, artık son verilmelidir.
Bizim bizden başka dostumuz yok Örgütlenmeli, güçlenmeli ve birlikte hareket etmeliyiz.Emeğin üzerine kurulmuş bu sömürü düzeninden kurtulmalıyız. Kişisel çıkarlarımız için değil; maden işçisinin çıkarları için mücadele etmeliyiz. Güçlünün değil haklının, Ezenin değil ezilenin, Mağrurun değil mağdurun, Haksızın değil adaletin yanında durmalıyız.
Hedef bellidir. Maden İşçisi hak ettiği yere mutlaka gelmelidir. Bu sözler burada andımız olsun. Yolunuz yolumuzdur! Başarıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz.
“Ocak sonuna kadar promosyon sorunu çözülmeli”
Ekonomik buhranın yaşandığı bu süreçte, bizler de, üyelerimizin bu krizden etkilenmemeleri için ne gibi çözümler üretebiliriz bunun için çalıştık.
Kamu toplu iş sözleşmele rinde, çerçeve anlaşması nın dışında kalarak, Türk-İş’imizin değerli genel başkanı Ergün Atalay’ın da sonsuz desteği ve katkılarıyla teklif edilen oranların çok üstünde kazanımlar sağladık. Özel sektörde de üyelerimizin beklentilerini büyük oranda karşılamaya çalıştık. Günümüz koşullarına uygun ek protokoller yaptık. Üyelerimizin beklentilerinin bir kısmını karşılamış olsak da bir kısmında memnun edici rakamlara ulaşamadık.
Önümüzdeki süreçte bu mağduriyetleri ne pahasına olursa olsun gidereceğiz.
Öte yandan,, banka promosyonları, kamuda çalışanlar için güncellenirken, özel sektörde çalışanların sadece bir kısmı bu haktan yararlanabildi. Sendika olarak bütün girişimlerimize ve gayretimize rağmen bazı firmalar bankalarla görüşmeyi geciktirdi.
Buradan o firmalara sesleniyoruz, promosyon bekleyen arkadaşlar var ve promosyonlar artık hak durumuna geldi. Ocak ayının sonuna kadar bu sorun çözülmeli herkes promosyon almalıdır. Biz bunun da takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Herkes şunu çok iyi bilsin ki emekçinin hakkını yiyen iki cihanda iflah olmaz, maden işçisinin ahı da hiç kimsede kalmaz.
“Yerüstü çalışanları için iyileştirme istiyoruz”
Madencilik işkolumuzda çözüm bekleyen sorunlardan biri de, yerüstünde çalışan madencilerimizin fiili hizmet zammından yararlanamıyor olmasıdır.
Yeraltı madenciliğinin çok zor ve riskli olması sebebiyle, yeraltı madencilerine özel bazı haklar tanınmıştır.
Tabi ki bu haklar, onların analarının ak sütü gibi helaldir, hatta yeterli bile değildir. Fiili hizmet zammı süresi, yeraltında çalışan arkadaşlarımıza yılda 180 gün, ilave edilerek uygulanmaktadır.
Yeraltına tanınan bütün hakların aynısını tabi ki istemiyoruz ama en azından yılda 90 gün ilavelik bir iyileştirmeyi istemek en tabii hakkımız olsa gerek.
Çöllolar ve Şirvan’da yaşanan maden kazaları , yerüstünde çalışanlar için de, tehlikenin ne boyutta olduğunun açık kanıtıdır.
Madencilik başlı başına çok ağır bir işkoludur. bakır, krom, altın, antimuan gibi yeraltı metal madenciliği yapan işyerlerinde çalışan madencilerin de , kömür madenciliğine tanınan haklardan kısmi olarak faydalandırılması gerekmektedir. Bu iki alanda da ivedilikle bir düzenleme yapılmalıdır.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu konularda tüm gayretimizle çalışıyor ve sonuç almak için elimizden gelen tüm çabayı sürdürüyoruz. Her zaman olduğu gibi bu konuda da kararlıyız.
“Madencileri ölmeden hatırlayın, ölmeden önlem alın”
Çalışma hayatının en önemli sorunlarından biri de bildiğimiz gibi iş kazaları ve iş cinayetleri. Geçtiğimiz dönemde yüzlerce emekçi, ya iş kazalarında hayatını kaybetti ya da iş cinayetlerine kurban gitti. Mevzuatta yapılan onca iyileştirmeye rağmen, ölümler son bulmadı.
Soma faciasının acısını hala yaşarken, geçtiğimiz ay bir kara haber de Bartın Amasra’dan geldi. 42 madencinin hayatını kaybetmesiyle kamuoyu bizi bir kez daha hatırladı ve yine toplu ölünce gündem yaptı. Biz artık gündeme ölümlerle ve iş cinayetleriyle gelmek istemiyoruz. Biz madencileri ölmeden hatırlayın, biz ölmeden önlem alın diyoruz. Bizi yaşatacak olan şey geçici gündemler değildir, ölümlerden önce alınacak tedbirler ve denetimlerdir.
Devlet, İşveren, işçi, sendika, Herkes sorumluluğunu bilmeli, taşın altına eline koymalı ve artık bu kıyım son bulmalıdır.
“İşçi sağlığı ve iş güvenliği’ne çok daha fazla önem veriyoruz”
İşçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarına Soma faciasını yaşamış bir sendika olarak çok daha fazla önem veriyoruz.
Geçen dönemi eğitim dönemi olarak ilan etmemizdeki en büyük neden üyelerimizle bir araya gelip, İSG uygulamalarının önemini karşılıklı olarak anlamak ve anlatmaktı. Nitekim Sendikamız tarafından hazırlanan, İSG İçin İşveren, İşçi ve Aileler El Ele adlı projemiz, bizi yüzlerce üyemiz ve aileleriyle bir araya getirdi.
Projemiz, yoğun ilgi gördü. Yine genel merkezimizde hazırladığımız sınıfta eğitimlerimiz pandemi dönemi hariç, kesintili de olsa başarıyla tamamlandı.

Yorum gönder