Türkiye Maden İşçileri Sendikası’ndan açıklama
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Merkezi “Eğer biz kendi yer altı zenginliklerimizi, kendi imkanlarımızla işletemezsek; başkaları bunu bizim adımıza yapmak için sıraya girecektir ve elbette bu bize çok daha pahalıya mal olacaktır” dedi.
Madenlerin yerin altında çürümeye bırakılmasının, ülkeye ihanet olduğuna dikkat çeken Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
“Ülkemiz, yer altı kaynakları açısından zengin sayılabilecek bir coğrafyada yer almaktadır. Her ülkeye ve coğrafyaya nasip olmayan altın rezervlerimiz de ülkemiz için büyük bir şans ve nimettir.
Bugün dünyada yaşanan savaşların, ambargoların ve siyasi müdahalelerin altında yatan en temel sebeplerden biri, ülkelerin sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarıdır. İnsanlığın var oluşundan beri su, enerji, petrol, doğalgaz ve madenlere sahip olma isteği, yaşanan kargaşaların ve savaşların bilinen en net sebepleridir. Özellikle, son dönemde ülkeler arası yaşanan siyasi, politik ve fiziki mücadele, madenler özellikle de altın fiyatlarını tarihinin en yüksek değerlerine yükseltmiştir.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Merkezi’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;“En yakınımızdaki Avrupa ülkesi Almanya dahi, altında yaşanan büyük yükselişi görmüş, ABD’de bulunan stok altınlarını isteme evresine girmiştir. Dolayısıyla altın her zamanki değerinin çok üstüne çıkmış, ulaşılması çok zor bir maden haline gelmiştir. Altın, bakır ve kritik mineralleri bugün elektronik sanayinden savunma sanayine, uzay teknolojisinden yapay zeka sistemlerine kadar onlarca stratejik alanda kullanılan bir ana hammaddedir. Bu da, bu emtiaları ekonomik değerinin yanı sıra, jeopolitik bir kaynak haline getirmektedir. Değer kayıp riski neredeyse hiç olan bu madenlere sahip olmak, bulunduğu ülkeyi her zaman diğerlerine göre bir adım öne çıkarmaktadır.
Türkiye’miz, jeolojik yapısı bakımından da altın, bakır, kömür ve kritik mineralleri açısından dünyanın sayılı ülkelerinden biridir. Ancak bu potansiyelin büyük bölümü yıllardır toprak altında atıl vaziyette durmakta, üretime kazandırılamamakta ya da dışa bağımlı şekilde işletilmektedir.
Bu madenlerimizi üretime sokmamak söz konusu dahi olmamalıdır.Bugün gelişmiş ülkelerde, doğaya zarar vermeden, ekolojik dengeyi bozmadan bir üretim ve işletim sağlanabiliyorsa, ülkemizin de bunu yapma potansiyeli her zaman vardır.
Özellikle bazı bölgelerde, örneğin zeytinlik ve orman bölgelerine yakın alanlarda madencilik faaliyetlerine karşı çıkan çevre dostlarının korkularını ve çekincelerini aynı hassasiyetle paylaşıyoruz, lakin şunu unutmamak gerektiğine de inanıyoruz. Siyasi, politik, jeopolitik bağımsızlığımızın yolu en çok da ekonomik bağımsızlığımızdan geçmektedir. Eğer biz kendi yer altı zenginliklerimizi, kendi imkanlarımızla işletemezsek; başkaları bunu bizim adımıza yapmak için sıraya girecektir ve elbette bu bize çok daha pahalıya mal olacaktır. Bu yüzden meseleye çevre , tam bağımsızlık ve ekonomik egemenlik bilinciyle yaklaşmak gerekir. Milli servetimiz heba edilmemelidir. Zeytinlerimiz ve ormanlarımız de milli servetimizdir. Ama bu alanları rehabilite edebilir, ekim alanlarını başka verimli bölgelerde çoğaltabiliriz. Ama madeni hiçbir toprağın altında yetiştiremeyiz.
Ülkemizde madencilik faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlara bakılırsa, bölgelerin ekonomik kalkınması, istihdam olanakları, bölge halkı ve esnafının geçim kaynağı olması nedeniyle de bu faaliyetler sınırlandırılmamalı, madencilik faaliyetlerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Madenciler doğayla iç içe yaşayan, doğaya aşık emekçilerdir. Toprağın kıymetini belki de madenciden daha iyi kimse bilemez çünkü madencinin işi doğanın ta kendisidir. Ama bu doğaya sahip çıkabilmemiz için de bağımsız bir Türkiye olmak zorundayız. Toprağımız bizim için kutsaldır ve toprak bize neyi lütfettiyse, bunu layıkıyla almak; duyarlılık değil, hepimizin sorumluluğudur.Biz Türkiye Maden İşçileri Sendikası olarak diyoruz ki, madenlerimiz milli servetimizdir ve madenlerimizin yerin altında çürümeye bırakılması, ülkemize bahşedilen nimete ihanettir”
Yorum gönder