“Mücadelemize Devam Edeceğiz”
Türkiye Maden İşçileri Sendikası (TMİS) Ege 1 No’lu Şubesi, 4. Olağan Genel Kurulunu Eğitim Salonunda gerçekleştirdi. Tek listeyle girilen seçimde, mevcut Başkan Rıza Sal yeniden şube başkanlığına seçildi.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Ege 1 No’lu Şubesi’nin 4. Olağan Genel Kurulu, Eğitim Salonunda gerçekleştirildi. Genel kurul tek liste ile yapılırken, çok sayıda davetli ve delegeler programa katıldı.
Genel kurulda konuşan Şube Başkanı Rıza Sal, yeni yönetimde yer almayan Kıyas Çalı ve Bülent Yardımcı’ya bugüne kadarki emekleri nedeniyle teşekkür etti.
Konuşmasında madencilik mesleğinin zorluklarına dikkat çeken Başkan Sal, madencilerin fedakârlıklarının ülkenin geleceğini şekillendirdiğini vurguladı. Sal, “Aramızda, Her sabah gün yüzü görmeden yerin metrelerce altında alın terini kömürle yoğuran yiğitler var, o yiğitler sizlersiniz. Her sabah işe giderken eşinizle çocuğunuzla adeta vedalaşıp helalleşen yiğitlersiniz. Bizim kazancımız helaldir, dünyanın en kutsal değeridir. Bizim yaptığımız her hangi bir iş değildir, kaderdir, alınyazısıdır ve kömür karasıdır. Bu uğurda hayatını adayan tüm madenci kardeşlerimize selam olsun.
Şartlar ne olursa olsun, bizler bu madenlerden kömür üretmeye devam edeceğiz. Kömür kazarken bir ülkenin geleceğini kazıyoruz, geleceğini inşa ediyoruz. Bu memleketin enerji damarlarını besliyoruz, bu ülkeye can suyu oluyoruz.
Bizler zorlu delege sürecini hep beraber omuz omuza mücadele verdik. Hak arama mücadelemizde dik duruş ve mücadelemizde her daim yanımızda yer alan Genel Merkez yöneticilerimize teşekkür ediyorum.
İthal kömür ve emeğin kavgasını burada hep beraber verdik. Bu onurlu mücadelemiz ve ekmeğimizin kavgası sonuna kadar devam edecek.
Bizler bu seçimi yaparken, birinin seçme ve seçilme durumu değil, dik duruşun sendikal hak arayışın mücadelenin duruşuydu, biz bunu hep birlikte mühürledik. Hepinize teşekkür ediyorum. Mücadelemize ve hak arayışımıza sonuna kadar devam edeceğiz. Daha güçlü bir sendikal yönetim için, daha güçlü hak arayışı için sizlerin desteğini istiyorum. Bu seçimi, Birlik beraberliğimizin mührü yapalım. Her daim omuz omuza el ele mücadelemize devam edeceğimize söz veriyorum. Bu mücadele bayrak yarışıdır, Birbirimizden gönül bağımızı koparmayacağız, Kıyas Başkanımız ve Bülent Başkanımız ile yollarımızı ayırdık ama gönülden bağımız kopmayacak. Kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul şunlarını söyledi,;”Öncelikle söylemek istiyorum ki, hayat pahalılığı işçi, memur, emekli ve toplumun tüm dar gelirli kesimlerini ezim ezim ezmektedir. Pahalılık canavarlaşmış, günden güne artan çekilmez bir zulme dönüşmüştür.Biz madenciler, dünyanın en zor ve ağır işini yapıyoruz.
Türkiye Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Nurettin Akçul şunlarını söyledi;”Çoğumuz bu işi, bu mesleği isteyerek seçmedik. Başka bulabileceğimiz bir iş alanı olsaydı, yüzlerce metre yerin altında çalışmaya razı olmaz, nasibimizi başka yerlerde arardık. Madencilik artık bizim, emekliliğimizi dolduruncaya kadar katlanmak zorunda olduğumuz mesleğimiz oldu. O yüzden bu zorluklara, bu çileye katlanıyoruz. Ailemizi geçindirmek, çoluk çocuğumuzun geleceğini güvence altına almak istiyoruz. Sürdürülebilir, önümüzü görebileceğimiz işimizi kaybetme endişesi yaşamak istemiyoruz.
Bu iş yerinde, 13 Mayıs 2014 tarihinde dünyanın en büyük facialarından birini yaşadık. 301 canımızı, ekmek mücadelesi uğruna şehit verdik. Bu kardeşlerimizin hepsi sizlerin yoldaşları, can ciğeriydi. Buradan 301 şehidimize ve madenlerde hayatını kaybetmiş bütün emekçilerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve camiamıza sabırlar diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Bu kadar acılarla yoğrulmuş işyerimizle ilgili belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır. Sürdürülebilir çalışma ortamı en büyük talebimizdir. Geleceğimizin güvence altına alınması ve kazanılmış haklarımızın korunması konusunda, buradan yetkililere yüksek sesle duyurmak istiyorum: Canımızı daha fazla acıtmayın artık.
Tüm bu tablo içinde bir başka önemli konu da asgari ücret tespit komisyonu meselesidir.
Yıllardır bu komisyonda, emekçilerin temsilcisi olarak üst Konfederasyonu muz Türk-İş yer aldı. Ama son dönemlerde, oradaki sözümüzün, emeğimizin, itirazımızın hiçbir karşılığı kalmadı. Masanın gerçek sahibi, masada sadece “seyirci” konumundaysa, o masada durmanın anlamı kalmamıştır. Biz, sözümüzün kıymet görmediği, emekçinin hakkının savunulamadığı bir masada bulunmayacağız. Türk-İş’imizin aldığı bütün kararların da sonuna kadar arkasında duracağız.
Emekçilerin sırtına yüklenmeye çalışılan yeni bir uygulama olan tamamlayıcı emeklilik sistemi 2026 yılında yürürlüğe girecek. Bu sistemin işçiye hiçbir faydası yoktur. Bugüne kadar uygulanan fonların akıbeti ortada. Biriken emek, biriken alın teri nerede, kimin elinde, kim için kullanılmış belli değil.
Şimdi bir kez daha, emekçinin maaşından kesinti yaparak, sözde “gelecek güvencesi” adı altında zorunlu bir fon sistemi kurulmak isteniyor. Devletin görevi işçinin cebinden zorla almak değil, işçinin alın terini korumaktır. Ama yıllardır aynı tabloyu görüyoruz: Zorunlu sigorta, zorunlu BES, zorunlu kesintiler. Şimdi de TES! Biz bu uygulamalara artık pes diyoruz.
İşçinin rızası olmadan kimse onun cebine, emeğine, geleceğine el uzatmamalıdır. Yeni bir mağdur kitlesi oluşturulmamalı, mevcut emeklilik sistemi, vergi sistemi iyileştirilmelidir.
Diğer önemli bir konumuz da maalesef özelleştirme uygulamaları nın hızla devam etmesidir. Yıllardır uygulanan yanlış özelleştirme politikalarıyla, maden sahaları parçalan mış ve bölünmüştür.
Bölünen bu sahalar hem verimliliği düşürmüş hem de iş güvenliğini tehlikeye atmıştır. Madencilik, kısım kısım ihale edilerek yürütülecek bir iş değildir.
Ama bugün gelinen noktada sahalar bölündü, parça parça verildi. Sonuç ortada: Ne alan, ne satan ne de çalışan memnun! Üretim azaldı, istikrar bozuldu, planlama ortadan kalktı. Bugün bu sahaları alan firmalar da önlerinde bir sürü idari, bürokratik, hukuki engellerle karşılaşıyor.
Madem bu sahalar özelleştirildi, o zaman bu firmaların üretim yapmasının önündeki engelleri kaldırın. Yok, eğer kaldırmayacaksanız, o zaman bu sahaları tekrar kamunun eline geçirin ve devlet eliyle yürüterek kamunun güvencesine emanet edin.
Son dönemlerde dünyanın ve ülkemizin gündeminde nadir toprak elementleri konusu yer alıyor. Dünyanın ikinci en büyük rezervlerinin ülkemizde bulunması bakımından da, bu konu bizi ayrıca ilgilendiriyor.
Savunma sanayinden tutun da, elektrikli araçlar, tıbbi cihazlar, nükleer enerji, telefonlar, akla gelen bütün modern teknolojilerin vazgeçilmezi olan nadir toprak elementlerinin stratejik önemi çok büyüktür. Bu elementlerin de topraklarımızda yer alması, hem Eskişehir ve bölgesi için hem de ülkemiz için büyük bir şans ve nimettir.
Böylesine devasa bir rezerv ve zenginliğin aranması, çıkarılması ve ekonomimize kazandırılması, yerli ve milli kaynaklarla yapılmalıdır. Bilimsel temellere dayanan, çevreye uyumlu projelerle ülkemizi uluslararası rekabette ilk sıraya taşıyacak olan bu elementler, milli varlıklarımızdır. Bu varlıklarımıza sahip çıkmak da her birimizin milli sorumluluğu ve görevidir.
“İşyerlerinin gerçek sahipleri biziz”
1958 yılından beri bizi bugünlere getiren, alın terimiz kadar, birbirimize duyduğumuz güven ve dayanışmadır. Maden İş Sendikası bir çınardır, bir ailedir; ama bizi asıl güçlü kılan şey, üretimden gelen gücümüzdür.
Üretmezsek, hiçbir sözümüzün, hiçbir eylemimizin karşılığı yok. Bugüne kadar alınan hakların hepsi, üretimden gelen gücümüzün bize verdiği haklılık ve güç sayesindedir. Biz işimize sahip çıkmazsak, kimse bize sahip çıkmaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bir bakın! İşçi hareketini, emekçiyi temsil eden bir milletvekilimiz var mı? Yok. Kimseden medet umacak durumumuz da yok. O yüzden, önce işimize, işyerimize sahip çıkacağız.
Unutmayın! Bu işyerlerinin gerçek sahipleri biziz. Buraları ayakta tutan bizleriz. Buralar bizim ocağımız.
Ocağımızı tüttüreceğiz ki, ihtiyaçlarımızı karşılayabilelim. Çoluğumuzu çocuğumuzu okutabilelim, evlendirebilelim, arabamızı, evimizi alabilelim.
Rızkımızın peşinde koşmazsak, kimse bunları bize altın tepside sunmayacak. Sistem acımasız. Ürettiğimiz kadar varız ve var olduğumuz kadar güçlüyüz.
Biz Maden İşçileri Sendikası olarak, büyük bir aileyiz. Zaman zaman bizi yıpratmak isteyenler, bölmek isteyenler oldu. Başaramadılar, başaramayacaklar. Çünkü biz birbirimize sadakatle, güvenle ve alın teriyle bağlıyız.
Bugüne kadar “hepimiz birimiz”, “birimiz hepimiz için” şiarıyla hareket ettik. Bundan sonra da her bir üyemiz için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bugüne kadar bütün kapılar örgütlülüğümüz ve direncimiz sayesinde açıldı. Müzakereyse müzakere, eylemse eylem dedik. Hiçbir zaman bunlardan kaçınmadık ve kaçınmayacağız.
İşçimiz adına en iyisi, en doğrusu ne ise onun için çabaladık ve çabalamaya devam edeceğiz. Bugün haftalık izin, yıllık izin, sigorta, kıdem tazminatı diyorsak, bunların hepsi örgütlü mücadelenin ürünüdür. Kazanımlarımız, yan yana durma irademizdendir.
Sizler sendikanızın arkasında durduğunuz sürece, alamayacağımız hiçbir hak yoktur. Birlikteliğimizin gücüyle, sesiniz olmaya ve haklarımızı savunmaya devam edeceğiz.
Hepimiz aynı geminin yolcularıyız. Bu gemiden yolcular iner, başka yolcular biner; ama asıl olan, gemimizin hedefine ulaşmasıdır. Bu geminin yürütülmesinde emeği geçen herkes kazanmış demektir. Seçimlerin kaybedeni olmaz.
Bugün kazanan yarın başka bir durakta iner, bugün kaybeden o durakta yeniden biner. Ama gemimiz yürümeye devam eder.
Kazananın da muhalif olanın da tek amacı vardır: Maden emekçisinin haklarını savunmak, ileriye taşımak. Dolayısıyla, yıllardır demokrasi şöleniyle geçen seçimlerimizin hepsi birer tecrübe, hepsi birer örnek teşkil etmiştir. Bugün de Ege 1 No’lu seçimimizin şubenize, madenci hareketine, yöreye, ülkemize hayırlar getirmesi ni temenni ediyor, bütün madenci arkadaşlarımı en kalbi duygularımla kucaklıyorum.”
Yeni yönetim şu isimlerden oluştu; Şube Başkanı Rıza Sal, Şube Başkan Vekili Hüseyin İmren, Şube Sekreteri Murat Kalın, Şube Mali Sekreter, Kenan Kuzucu, Şube Teşkilat Sekreteri Halil Aslan.
(Bahar ÖVÜMLÜ))



Yorum gönder